Temel Çeviriler |
make a fuss v exprverbal expression: Phrase with special meaning functioning as verb--for example, "put their heads together," "come to an end." | informal (complain about [sth]) | şikayet etmek f.fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder. |
| | yaygara koparmak f.fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder. |
| | sorun çıkarmak f.fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder. |
| One of the customers was making a fuss at the teller's counter. |
make a fuss v exprverbal expression: Phrase with special meaning functioning as verb--for example, "put their heads together," "come to an end." | informal (fret over trivial things) | sorun etmek f.fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder. |
| | problem etmek f.fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder. |
| Oh, it's only a grazed knee – stop making a fuss! |
make a fuss over [sb/sth] (US), make a fuss of [sb/sth] (UK) v exprverbal expression: Phrase with special meaning functioning as verb--for example, "put their heads together," "come to an end." | informal (pay a lot of attention to) | üzerine titremek f.fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder. |
| The boss brought his dog to work yesterday and everyone made a fuss of it. |
make a fuss over [sth/sb] v exprverbal expression: Phrase with special meaning functioning as verb--for example, "put their heads together," "come to an end." | informal (show great admiration for) | çok beğenmek f.fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder. |
| | hayranlık duymak f.fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder. |
| Nina got engaged yesterday! All the women in the office were making a fuss over her ring. |